Anksiyeteye Giriş

Anksiyeteye Giriş

“Günlük olarak programlanmamızı, hedeflerimize ulaşmamızı, bizi olumsuz sonuçlara götürebilecek problemli durumları ve ilişki yüklerini ayırt etmemizi sağlayan böylesine bütünleyici bir sistem nasıl oluyor da birçok ruhsal sıkıntının temelini oluşturuyor?’’ diye sormuştum önceki yazımda.

Şimdi anksiyetenin bir bozukluk olan formunu; yani, anksiyete enerjisinin vücutta gereğinden fazla ve zamansal olarak düzensiz salınımı halini ele alalım. Böyle bir durumda nasıl hissettiğimize bakalım;

Anksiyetenin gereğinden fazla ve düzensiz salınımında nasıl hissederiz?

Bu durumun hafif seyrinde günlük hayatınızın bütün işlevlerini yerine getirirsiniz ama hepsini nedenini ve anlamını bilmediğiniz bir iç sıkıntısı ile yaparsınız. Arkadaşlarınızla dışarda oturursunuz, sohbet edersiniz, işinize gidersiniz, fakat sanki beyninizin alt tonunda kısık bir sesle devamlı bir radyo yayını yapılır. Her birimizin kendi kişisel yaşantısı ve kullandığı dile göre değişen, içinde eleştirmeler, kötü senaryolar, felaket düşünceleri ile dolu bir radyo yayını…

Bu radyo yayını devamlı sıkıntı üreten sihirli bir ses gibi beyninizde çalışırken, günlük yaşantınızı görünürde engellemez, ancak her şey daha renksiz ve daha tatsız hale gelir. Bazen siyah-beyaz bir filmin içindeymiş ve sanki ruhen orda değilmiş gibi hissedersiniz.

Anksiyete düzensizliğinin yüksek düzeydeki formlarında, ruhsal sıkıntı artık ruhsal huzursuzluğa dönüşür. Olumsuz radyo yayını, anksiyete enerjisinin salınımına göre git gide daha yüksek sesle yayın yapmaya başlar. Yayının sesi yükseldikçe huzursuzluk dozu da artar. Mesela, yaygın anksiyete bozukluğunda huzursuzluk öyle bir düzeye gelmiştir ki; bazen bulunduğunuz mekânda dahi duramazsınız. Yaygın anksiyete bozukluğunda, huzursuzluk dışardan bakıldığında hareketlerden anlaşılacak düzeye gelmiştir, adeta “hiçbir yere sığamazsınız”.

Şimdi gelelim ilk paragrafta sorduğumuz sorunun cevabına, nasıl ki; yanlış beslenme ve yaşam biçimimizden dolayı yaşam faaliyetlerimizin temel direği hormon bezlerimiz bozulur, yanlış çalışmaya başlar ve hastalık üretmeye başlar; anksiyete de -belki bir travma ya da erken çocukluk yaşantıları ile oluşmuş olsa da- bizim yaşam şeklimizle yıllar içinde desteklenir ve yavaş yavaş ruhsal bir probleme dönüşür.

O halde anksiyeteyi yönetmek için ilk müdahalemiz, basitçe günlük yaşantımızı gözden geçirmek olacaktır. Bunun için nerden başlayacaksınız?

Gününüzü nasıl geçirdiğinizi kaydedin

Kendimizle yaşama, günlük hayatımıza hâkim olduğumuza dair illüzyon yaratır ancak anksiyete bozukluğundan muzdaripsek, iş yerinde harcadığımız mesai gibi zorunlu kısımlar dışında, zamanımızı nasıl geçirdiğimize pek hakim değilizdir. Bunun için önce bir haftayı nasıl geçirdiğinizi yazarak veya kendi yöntemizle kaydederek farketmeye çalışın. Zamanınızı ne yaparak geçiriyorsunuz? Çalışma sisteminizi kendiniz mi ayarlıyorsunuz? Özellikle zorunlu bir işinizin olmadığı, boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz? Hareketsiz oturuyorsanız bile bunların hepsini kaydedin.

Rutinler Belirleyin

Anksiyete salınımı düzene çekmek için vereceğiniz ilk panzehir, rutinler oluşturmaktır. Rutinler, içinde kaybolup gitme ihtimalimiz olan; koca bir günün farkındalık tepeleridir. Haftanın iki günü yapabileceğiniz kısa bir yürüyüş ya da haftanın üç günü onar sayfa kitap okumak, haftada üç gün 10’ar dakikalık nefes egzersizi veya gevşeme çalışması rutin için örnek olabilir. Başlangıçta programınıza sadece bir etkinlik koymak, rutin oluşturmak için yeterlidir.

Rutinler önemlidir çünkü; kendimize özel vakit ayırmamızı sağlar. Rutinleri her durumda yapmaya devam etmek, bize ne olursa olsun kendimizle ilgilendiğimiz mesajını verir. Şartlar ne olursa olsun sizinle ilgileneceğine söz veren ve bunu yapan birine güvenmez misiniz? İşte, kendinize güvenmek de kendinize söz vermek ve bunu yapmakla birlikte başlar.

Size iyi geleceğini belirlediğini etkinlikleri rutinler olacak şekilde programınıza entegre edin.

Belirlediğiniz etkinliklerden yapabilecek olduğunuz iki tane en küçük etkinliği programınıza ekleyin. Unutmayın; burada ilk hedefiniz kilo vermek veya gireceğiniz sınavı geçmek değil; sadece program yapmak ve rutin oluşturarak zaten yeni bir davranışı pratik etmeye çalışıyorsunuz. Rutininiz ve planınız oturduktan sonra diğer hedeflerinizi gözden geçirebilirsiniz, ancak sırayla gitmeniz gerekir. Her şeyi bir anda değiştiremezsiniz.

Sabırlı olun ve yavaş ilerleyin

Günlük yaşantınızı yeniden şekillendirmek kulağa basit gelse de aslında zor bir iştir. Bu yüzden birçok faaliyete niyetlenip yapamadığımız zamanlar çok olur. Rutinler ve program oluşturma ile biz çok büyük dönüşümleri hedeflemeyiz. Basit dokunuşlar ve düzenlemelerle sağlıklı ve farkında bir hayatın kapısını aralamaya niyet ederiz. Düzensiz bir anksiyete salınımı, bize “kısa zamanda çok iş yap” der.

Oysa biz burada az işi, uzun soluklu, ama devamlı olacak hayatımızın içinde tutmaya çalışırız.

Bu da biraz daha yavaşlamak ve sabır gerektirir.

Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya uyguladığınız yöntemler işe yaramıyorsa bireysel psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.

Nazlı KALKAN

Bireysel/Çift/ Cinsel Sorunlar / Yazar