içimizdeki yaralı çocuk

içimizdeki yaralı çocuk

“Çocuğu terapide olan her anne baba yaralıdır ve biz onların yarasını da kabul etmek, kendi kendilerine bugünü geçmişten ayırmalarına yardımcı olmak zorundayız. Bu, çocuk üzerindeki yansıtmaların yükünü hafifletecek ve çocuğu olduğu kadar anneyle babayı da ait oldukları konuma oturtacaktır.”

Regine Prat 2013, İstanbul

Yıllardır süregelen çalışmalarımda anne ve babalarla çocukları üzerinden çalışırken çoğu zaman onların kendi çocukluk süreçleriyle de ilgilendim. Psikoterapi sürecinde çocuğu merkeze alırken, ebeveynleri de her zaman bu sürece dahil ettim. Bunun sebebi benim için çok açıktı: Her anne baba kendi çocukluğundan miras kalan henüz sarılmamış, iyileşmemiş, hatta belki de hiç dokunulmamış yaralarının izdüşümlerini çocuklarında görüp bu durumlarla ilgili endişeye kapılıyorlardı. Bu sebeple anne babaların da bir zamanlar birer çocuk olduklarını ve o çocukları yetiştiren anne babaların da çocuklarına bir takım zorlu deneyimler yaşatabileceklerini hep aklımda tuttum.

Ebeveynler çocuklarındaki zorlayıcı davranışların karşısında değişim için birçok çözüm üretip denerler ve bu denemeler sonuçsuz kaldığında çoğu ebeveyn “iyi bir anne/baba değilim,” gibi kendilerini yargılama yoluna giderek genellikle utanç ve çaresizlik duygularını derinden yaşarlar. İşte tam olarak bu noktada anne babalar çocukları için bir danışmanlık almak isterler. Ebeveynler danışmanlık süreci için başvurduklarında sıkça karşılaşılan durumlardan biri anne babaların çocuklarıyla yaşadıkları sorunların onlar üstünde yarattığı duygusal hassasiyetten ötürü zorlanmalarıdır. Genellikle anne babalar çocuklarının olumsuz davranışları karşısında incinmiş ve duygusal anlamda tetiklenmiş hissederler. Bu zorlanmayı daha iyi anlamak adına aşağıdaki soruları ebeveynlere mutlaka yöneltirim:

 “Çocuğunuz böyle davrandığında size ne oluyor?”

“Bu davranış karşısında en çok hangi duygunuz tetikleniyor?”

“Bu sorun karşısında en çok ihtiyaç duyduğunuz şey nedir?”

Bu sorulara verilen cevaplar ebeveynlerin kendi yaşantılarında da genellikle zorlandıkları durumlardır ve bu durumlara dair tepkiler ebeveynlerin kendi çocukluklarından gelen travmatik deneyimlerine bağlıdır.

“Sizin çocukluğunuz nasıldı?                                                                           

“Ebeveyninizde neyi severdiniz?

“Hangi özelliklerini sever, hangilerini sevmezdiniz?”

“En çok hangi ihtiyacınızı karşılamasını beklerdiniz?”

Bu sorulara verilen yanıtlar ebeveynlerin kendi çocuklarında da yarattığı etkiye eşdeğerdir. Her ne kadar anne babalarınızdan bağımsız birer ebeveyn olmaya çalışsanız da, genellikle onlar gibi davranırsınız; çünkü en iyi bildiğiniz anne babalık becerilerinizi kendi ebeveynlerinizden öğrenmişsinizdir.

“Çocuğum böyle davrandığında ona katlanamıyorum!”

Muhtemelen kendi anne babanız da biz böyle davrandığınızda size katlanamıyordu.

“Ona bir kural koyduğumda nasıl buna uymaz, anlayamıyorum!”

Muhtemelen size de küçükken kurallar koyuluyordu ve bunlara uymadığınızda anlaşılmak yerine örseleniyordunuz.

Çocuğunuzun davranışlarıyla ilgili sorunlar yaşadığınızda işlevsel olmayan baş etme yollarını deniyor olabilirsiniz;

  • Teslimiyetçi Tutum: “Çocuğum olumsuz davrandığında hemen pes ederim, onunla yüzleşmekten kaçınırım ve istediğini veririm; çünkü buna katlanmıyorum.”
  • Aşırı Telafi Gösteren Tutum: “Çocuğum olumsuz davrandığında durumu abartır, aşırı saldırganlaşır (fiziksel ya da sözel) ve tehditkar olurum; çünkü çok bunaldığımı hissederim.”

 

Danışmanlık sürecinde daha çok “şefkatli ve rehberlik eden tutum” un ebeveynde gelişmesi üzerine çalışırız. Bu tutum çocuğun davranışında gizli olan duygusal ihtiyaçları görebilen, empatik, samimi, sakin ve şefkatli bir şekilde çocuğuna rehberlik edebilen bir tutumdur.

“Siz çocuğunuz gibi davransaydınız, anne babanız nasıl tepki verirdi?”

Bu soruya alınan yanıtlar genellikle kişinin kendi davranışı ile benzerdir. Temelde anne baba pozisyonunda olan kişi çocuğu karşısında bu türden tetiklenmelerle geçmiş travmalarını yansıtan yaralı çocuğa dönüşüverir. Anne babalar neden o şekilde davrandıklarını genellikle bilmezler, bu ancak danışmanlık sürecinde yüzleşebilecekleri ya da ebeveynin yüksek iç görüsü ile gerçekleşebilecek bir durumdur. Ebeveynin kendisine dair farkındalığı arttıkça çocuğu ile daha şefkatli bir rehber konumuna geçecektir.

Özetle; süreçteki asıl sorun çocuğun davranışları değil, bu davranışlar karşısında ebeveynin içinde yer alan yaralı çocuğun tetiklenmesidir. Ne yazık ki çocuğunuz size bu süreçte destek olup, yaralı iç çocuğunuzu anlayışla karşılayamaz, ancak siz kendi içinizdeki yaralı çocuğu fark eder ve ona yardım edebilirsiniz. Danışmanlık sürecinde bu tetiklenmelerin kaynağı ne kadar iyi ele alınırsa ebeveyn ve çocuk ilişkisi de bir o kadar olumlu yönde gelişecektir.

Önerilerimizi uygulamanıza rağmen yol alamadığınızı düşünüyorsanız çocuk ve aile terapisi hizmetimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir randevu almak için merkezimizi arayabilirsiniz.

Aysun Erol

Çocuk ve Ergen Psikoloğu

Kaynak: Christof Loose; Peter Graaf, Gerhard Zarbock; Çocuk ve Ergenler İçin Şema Terapi