Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun temel özelliği uzun süreli ve kalıcı dikkatsizlik ya da sık ve şiddetli hiperaktivite olmasıdır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dendiğinde her ne kadar aklımıza çocuklar gelse de çocukluk döneminde başlangıcının olduğunu kabul ettiğimiz bu problem, uygun yollarla tedavi edilmediğinde erişkinlik döneminde de devam etmektedir. Bu noktada ayırt edici olan çocukluk dönemi ve erişkinlik dönemindeki belirtilerin birbirinden farklı olmasıdır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, en çok kalıtsal olarak aktarılabildiği gibi aynı zamanda gebelik sürecinde alkol ve madde kullanımı, doğum sırasında gelişen komplikasyonlar ve beyine alınan darbedeler sebebiyle de ilgili olabilmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerde belirtiler;
- Konuşma esnasında uzaklara dalıp gitme, başkalarının konuşmalarını dinlemede zorlanma gibi odaklanmayı sürdürmede güçlük ya da tam zıttı olarak sürdürdüğü bir eyleme aşırı odaklanarak kafasındaki düşüncelerden kaçmak isteme
- Bir işi başlatma ve bitirmede zorlanma, randevuları kaçırma, eşyalarını sıklıkla kaybetme gibi unutkanlık ve organize olamama
- Konuşurken sık söz kesme, düşünmeden konuşma, alkol-maddeye meyilli olma gibi daha dürtüsel davranış örüntüleri
- Heyecan arayışı, bir anda birden fazla işi yapma ve risk alma davranışı
- Duygulanımlarda genel olarak dalgalanmaların hızlı olması, eleştiri ya da başarısızlığa karşı tahammülünün düşük olması ve motivasyonu sürdürememe gibi davranışlar gözlemlenebilir.
Bu durumlar ise maddi problemlere, iş kaybına, aile ilişkilerinde bozulmalara ve alkol madde kullanımı, depresyon gibi farklı psikolojik problemlere sebebiyet verebilir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireyler genellikle kendilerini tarif ederken odaklanmakta güçlük çektiklerini, dikkatlerinin dağınık olduğunu ve kolaylıkla da dağılabildiğini ifade ederler. Dikkati yönetmenin zorluklarının yanı sıra aynı zamanda dikkatini kontrol edemeyeceğine dair inançların var olması da bu süreci zorlaştırabilmekte ve kişinin dikkatini yönlendirmeye dair mesafelenmesine neden olabilmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireyler aynı zamanda düşüncelerinin karmaşık olduğunu, zihinlerinde devamlı bir iç konuşma olduğunu ifade edebilmektedirler. Bu düşünceler olduğunda dikkatlerini yönlendiremeyeceklerine dair inançları da benzer biçimde artmaktadır. Hali hazırda dikkati yönlendirme konusunda zorlanırken işlev gösteremeyeceklerine dair olan inanç, süreci aksatabilmektedir. Diğer önemli noktalardan biri de bu bireylerin kendilerini kıyaslama eğiliminde olmaları ve sıklıkla performanslarını değerlendirmeleridir. Bu durum, kendisini sürekli olarak gözlemlemesine ve beraberinde huzursuzluğunun artmasına neden olduğu için dikkat kaynağının da farklı bir sürece yönelmesi söz konusudur.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda özellikle yürütücü işlev fonksiyonlarında yaşanan bu zorlanmalara ilişkin eşlik eden inançların çalışılması oldukça önemlidir. Aynı zamanda düşüncelerin daha esnek olmasının sağlanmasıyla beraber sıklıkla dağılsa da uygulanan yöntemlerle kontrolün hala daha kişide olduğunu fark etmesine yardımcı olmak gereklidir. Terapide, kişinin içsel süreçlerini fark ettirilmesi, süreçlerini yönetmesi için uygun yöntemler bulması, inançlarını gerçekliğe uygun yeniden yapılandırarak kendisine uygun baş etme yöntemlerini geliştirmesi sağlanmaktadır.
Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya uyguladığınız yöntemler işe yaramıyorsa bireysel psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.