Erken çocukluk döneminde deneyimlenen olayların, insanların hayatının bir sonraki dönemlerinde olaylara verdikleri tepkileri nasıl belirledikleri ve bu durumlarla nasıl baş ettikleri üzerine önemli ölçüde belirleyici bir etkisi bulunmaktadır. Mesela, erken çocuklukta ailede boşanma ya da ölüm gibi bir yaşam deneyimi bulunuyorsa ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin kesintiye uğraması olasıdır. Buna benzer olarak ebeveynlerin yoğun olarak çalışması, evden uzun süre ayrı kalmaları ve hatta alkol, uyuşturucu kullanımlarının olması durumunda kayıtsız ve çoğu zaman ilgisiz görünebilirler. Yaşanan bu zorlu deneyimde çocuk yalnız kalır, duygularını paylaşmak için yeterince alan bulamaz ve tek başına problemi çözmeye çalışırsa temel çekirdek ihtiyaçlarını karşılayamayabilir. Ebeveynleri tarafından görüldüğünü, anlaşıldığını hissetmeyebilir ve duygusal olarak istismar ve ihmale uğrayabilir. Çocukluk çağı travmaları arasında tanımlanması en zor ama belki de en sık rastlanılan tür olan duygusal istismar ya da duygusal ihmale maruz kalan çocuklar; değersiz, saldırgan ve gergin hissedebilirler.
Anlaşılması ve belirlenmesi diğer çocukluk çağı travmalarına nazaran daha zor olan cinsel istismar, yeme bozukluklarının gelişmesinde diğer önemli belirleyici faktörlerden biridir. Cinsel taciz öyküsü olan çocuklarda, psikolojik gelişim etkilendiği gibi yetişkinlik döneminde sıklıkla yeme bozuklukları gözlemlenmektedir.
Çocukluk çağı travmaları temel beş ana başlıkta ele alınmaktadır: fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar, duygusal ve fiziksel ihmal. Çocuğun bakım verenlerinden fiziksel olarak hasar alması, yaralanması özellikle vurma, itme gibi davranış örüntülerinin gözlemlendiği bu durum, fiziksel istismar olarak ifade edilmektedir. Çocuğun anne baba ya da bir yetişkin tarafından aşağılanması, alay edilmesi, ayrımcılığa maruz bırakılması, tehdit alması gibi çocuğun yeteneklerinin üstünde beklenti ve saldırganca tutumları içine alan duruma ise duygusal istismar denir. Cinsel amaçla, cinsel içerikli ve kışkırtıcı konuşmalar, görüntüler izletme ve cinsel taciz davranışlarına cinsel istismar denir. Çocuğun yetersiz beslenmesi, giyinme, hijyen ve bakım gibi konularında yetersiz ilgi görmesi durumu, fiziksel ihmal olarak adlandırılır. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının yok sayılması ise duygusal ihmal olarak ifade edilebilir.
Yeme bozuklarına yol açan nedenler hakkında birçok teori ortaya atılmakta ve tam manasıyla nedeninin belirli bir duruma bağlanmasıyla ilişkili bir görüş birliği bulunmamaktadır. Özellikle genetik, çevre etkisi, psikolojik ve sosyal faktörlerin yeme bozukluğunu geliştirdiği düşünülmektedir. Erken çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerin yetişkinliğe ışık tuttuğu da göz önünde bulundurularak yapılan araştırmalarda çocukluk çağı travmalarının, yeme bozukluklarına önemli ölçüde etki ettiği görülmektedir. Özelikle yapılan araştırmalarda sıklıkla karşılaşılan bulgularda erken çocukluk döneminde duygusal ve cinsel istismara uğrayan bireylerin, sıklıkla yeme tutumunda bozulmalar olduğu ya da yeme bozukluğu geliştirdiği belirtilmektedir.
Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya uyguladığınız yöntemler işe yaramıyorsa bireysel psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.
Nuray Şener
Klinik Psikolog