Ben Yapmadım Çocuğum Yapsın

Ben Yapmadım Çocuğum Yapsın

“Ben okumadım ama çocuğumun okuması için çok çabalıyorum”

“Ben çalışmadım, o çalışıp çok para kazanacak, kimseye muhtaç olmayacak.”

“Ben küçükken futbolcu olmak isterdim, şimdi bizim keratayı futbolcu yapalım istiyorum.”

“Ben matematik hiç sevmezdim o sevsin istiyorum.”

“Ben çok korkaktım küçükken, çocuğum cesur olsun.”

“Ben çok sessizdim küçükken hakkımı koruyamazdım, çocuğum kendini koruyabilsin istiyorum.”

Seanslarımız esnasında çocuğun geçmişini öğrenirken, önemli olan unsurlardan biri anne-babanın geçmişi, nasıl anne babalık gördükleri ve kendi çocuğu için neler yapmaya çalıştıklarıdır. Genel olarak, aileler kendi çocukluklarında gördükleri olumsuzlukları çocuklarına aktarmamak ve yeni bir anne baba modeli sunmak ve daha sağlıklı bir serüven yaşamak için hevesle kolları sıvarlar. Kendilerinin yapamadığı veya yaptırılmamış olan, yapılmamış veya gerçekleşememiş bütün hayaller, gerçekleşmiş ve tadına doyulmayan bütün başarılar bu sıralarda ortaya çıkar. Aileler zihinlerinde oluşturmayı amaçladıkları çocukları ve kendi çocuklukları ile başbaşa kalırlar. Peki aileler bu şekilde çocuğunun dönüşmesini umduğu karakteri, ona sunmak istediği geleceği, hayalini hayata geçirmeye çalışırken, kendileri nasıl bir profil sergilemektedirler?

“Benim dönüşemediğim, aslında istemeden de olsa çocuğuma gösterdiğim o matematiği sevmeyen yanımı ne yapacağım?”

Aileler kendi sevmedikleri özelliklerini çocuklarına göstermediklerini düşünseler veya hatta bunu yapmadıklarına dair kanıtlarla sunsalar da, bilinçaltımız çevreye mesajlar vermeye devam eder. Bu da ister istemez çocuğun o almasını arzu etmediğiniz bütün özelliklerin çocukta gözlenmesine neden olur. Tam olarak bu kısımda bir endişe açığa çıkar. Eyvah! Çocuğumun kaderi de benimkine benzeyecek.

Peki bu gerçekten böyle midir?

Çocukların gelişimleri boyunca  sunulan birden fazla müzik veya dans eğitimleri, yine benim yoktu ama onun eksiği olmasın düşüncesiyle bir süre sonra sınırsız boyuta ulaşan oyuncak, kıyafet, tablet veya telefon alımları, geri kalmasın diye ihtiyacı veya isteği dışında alınan veya yapılan her şey bu duruma örnek olabilir. Çocuğun başkalarından bir adım önde olmasını veya geri kalmamasını isterken, çocuğun ihtiyacını kaçırmak çok muhtemeldir. Asıl soru da şudur: Bu benim ihtiyacım mı yoksa çocuğumun mu?

Terapi süreçlerinde, ailenin çocuğu terapiye getirmesini, sürece dahil olmasını, varlıklarını hissettirmelerini ve kendilerinin de işbirliği içinde olmasını istememiz tam da bu yüzdendir. Ailelerin korkuları çocukların korkuları haline gelmesin diye, tüm aileye rehberlik eden bir yaklaşımla sizlerin yolunu aydınlatma sorumluluğundayız. Terapi sürecindeyken zaman zaman aileleri bireysel danışmanlık almaya yönlendirmemiz de biraz da bu sebeptendir. Hoşlanmadığınız yönleriniz ile barışamamanız, olumlu veya olumsuz yönlerimizi kabul etmeniz ve çözüm arayışınız, kendinizle barışık olmanız (başarınız ve başarısızlıklarınızı kucaklayabilmeniz) vb. gibi yaşadığınız hayata dair her şeyde, çocuğunuzun gözünün sürekli sizin üzerinizde olduğunu unutmadan yaşamak ve değerli katkılar için ona ışık olma sorumluluğunu alabilmek anne babanın verebileceği en kıymetli hediyedir.

Öncelik çocuğa yol göstermektense, kendi yolunuzu bulmak olabilir mi?

Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya bu konuda desteğe ihtiyaç duyuyorsanız çocuk ve ailelere yönelik psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.

Uzm. Psk. Banu Fatma Özbaş