Şiddet denildiği zaman akıllara öncelikle fiziksel şiddet geliyor. Yani biri üzerinde güç elde edebilmek, kişiyi kontrol edebilmek ya da cezalandırmak için fiziksel gücün kullanıldığı şiddet türü. Bu nedenle “Hiç şiddete maruz kaldın mı?” sorusuna eğer fiziksel şiddete maruz kalınmadıysa büyük çoğunluk “Hayır” cevabını veriyor. Çünkü ne yazık ki şiddet, fiziksel şiddetle bütünleşmiş durumda. Ancak şiddet, sadece fiziksel olarak ortaya çıkmaz. En az fiziksel şiddet kadar yıkıcı, kişiye zarar veren farklı şiddet türleri de vardır. Duygusal (psikolojik) şiddet de bunlardan bir tanesi.
Duygusal şiddet, diğerlerine göre çok daha yaygın olmasına rağmen daha az biliniyor ve fark edilmesi zor. Çünkü duygusal şiddet, fiziksel şiddet gibi gözle görülebilen bir durum değil ve zamanla ortaya çıkar. Bu nedenle fark etmek zaman alır. Bununla birlikte duygusal şiddete giren bazı davranışların toplum ya da kişiler tarafından romantikleştirilmesi de farkındalığı engelliyor. Ancak her şeye rağmen bunu fark etmek ve engellemek için önlem almak önemlidir.
Duygusal/Psikolojik şiddet nedir?
Fiziksel güç kullanmadan da karşınızdaki kişinin canını yakabilir, onu cezalandırabilirsiniz. Duygusal şiddet tam olarak böyle bir şey. İlişkide güç kazanabilmek için duygusal güç kullanmaktır. Burada en temel amaç; ilişki ve kişi üzerinde hakimiyet elde etmek ve kontrolü sağlamaktır. Bunun için şiddet öncelikle karşısındaki kişinin kendisiyle olan ilişkisini zedeler. Böylece kişinin özgüveni ve kendisine olan inancı kırılır. Şiddet uygulayan kişi, doğruları ve yapılması gerekenleri kendisinin bildiğini hatta karşısındaki kişinin ne düşünmesi, ne hissetmesi, nasıl davranması gerektiğinin de en doğrusunu kendisinin bildiğine inanır. Bu doğrultuda eleştiriler yapar. Kendi doğruları doğrultusunda hareket edilmesini ister ve bu olmadığında cezalandırma yöntemine gider. Cezalandırmayı fiziksel değil, duygusal güç kullanarak uygular. Bunun için suçlar, aşağılar, eleştirir, küser, hakaret eder, bağırır, dalga geçer, utandırır, yok sayar. En sonunda da karşısındaki kişiyi suçlu hissettirir.
“Sen ne bilirsin ki! Sen kimsin?”
“Çok duygusalsın. Abartıyorsun.”
“Çok biliyorsun!”
“Yalancı!”
“Aptal!”
“Bizim hanım/bey de kendisini akıllı zannediyor!”
Duygusal şiddet olarak kıskançlık
En romantikleştirilen ve bazı ilişkilerde sevginin göstergesi olarak gösterilen kıskançlık da duygusal şiddet kapsamına girer. Ancak burada bahsedilen kıskançlık, kıskançlık adı altında yapılan çeşitli kısıtlamalar, engellemelerle ortaya çıkar. Sadece kıskandığı için birçok alanın kısıtlanması, kıyafete, gideceği yere, konuşacağı kişiye vb birçok şeye karışılması, istenmeyen kişilerle görüşmenin engellenmesi hatta belirli kişiler dışında başkalarıyla görüşmeye izin verilmemesi bunların bazılarıdır. Böylece kişi, sosyal ve yakın çevresinden uzaklaştırılarak yalnızlaştırılır. Bu durum kıskançlıktan oldukça farklı ve kişinin hayatını kısıtlayan önemli bir ihlaldir ve dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Yine bu durumda kısıtlama yapan kişi istedikleri olmadığında karşısındaki kişiyi cezalandırır. Örneğin iletişimi keser, duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelir, tehdit eder, desteğini keser, sevgisinden mahrum bırakır. Ceza olarak yapılan tüm bu davranışlar birer duygusal şiddettir.
“O saatte neden online oldun? Kiminle görüşüyordun?”
“Bu kıyafetle dışarı çıkamazsın.”
“Neredeydin? Kiminleydin?”
“Ailenle/arkadaşlarınla görüşmeni istemiyorum.”
“İstediğimi yapmazsan kendime zarar veririm.”
Duygusal şiddetin etkileri sadece o ilişkiyle sınırlı kalmaz
Duygusal şiddetin etkileri fiziksel şiddet gibi gözle görülür değildir, ancak kişinin psikolojisi ve benlik algısını ciddi anlamda etkiler ve zedeler. Uzun süre duygusal şiddete maruz kalmış kişiler, var olduğu haliyle değerli olduğu ya da herhangi bir şeye adım atmak için yeterli olduğu fikrine inanmakta güçlük çekerler. İlişki içerisinde karşılaştığı sürekli eleştiri ve suçlama da kişinin suçluluk duymasına, kendisinden şüphe etmesine ve özgüveninde sarsılmalar yaşamasına neden olur. İlişki içerisinde başlayan çaresizlik, korku, kaygı, stres, hayır deme korkusu, huzursuzluk, güvensizlik gibi etkiler kişinin diğer ilişkilerine de yansır. Bu duygulara neden olan durumların uzun süre devam etmesi uzun vadede depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, uyku bozuklukları, madde kullanımı gibi daha büyük sorunlara yol açabilir.
Duygusal şiddet sadece romantik ilişkilerde yaşanmaz. Arkadaşlık ilişkileri, aile ilişkileri, iş hayatı gibi diğer tüm ilişkilerde de yaşanma ihtimali vardır. Bunun en belirgin örneği iş yerlerinde yaşanan mobbinglerdir.
Duygusal şiddet görüyor muyum?
İlişkilerinizde duygusal şiddete maruz kaldığınızı anlamak için kendinize sorabileceğiniz bazı sorular:
- Kendimi bu ilişkide güvende hissediyor muyum?
- İkimiz de eşit haklara sahip miyiz?
- Ondan bağımsız bir alanım olmasına izin veriyor mu?
- İlişkimde kendimi yalnız, suçlu ya da çaresiz hissediyor muyum?
- Arkadaşlarımla, sosyal çevremle rahatça görüşebiliyor muyum? Onlarla ilişkime dair sorunlarımı rahatça paylaşabiliyor muyum?
- İstemediğim bir şeye rahatça hayır diyebiliyor muyum?
- Sürekli onay alma, onaylanma ihtiyacı duyuyor muyum?
- Duygularımı, fikirlerimi rahatça ortaya koyabiliyor muyum?
- Korkmuş ya da tehdit altında hissediyor muyum?
- Her zaman her şeyin sorumlusu ve suçlusu ben mi oluyorum?
Bu sorulara vereceğiniz cevaplar sizin için yol gösterici olabilir.
Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya uyguladığınız yöntemler işe yaramıyorsa bireysel psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.
Uzm. Psk. Beliz Ereren
Psikolog / Psikoterapist