Tükendiğini Hissetmek

Tükendiğini Hissetmek

Ne kadar uzun saatler uyumuş olunsa da bir türlü uykunun tam alınamıyor olması, dinlenmeye rağmen yorgunluğun bir türlü geçmemesi hatta uykudan yorgun uyanmak, en ufak şeylere dahi tahammülün azalması, enerjide ve özgüvende düşüş, önceden zevk veren şeylerden tatmin olmama ve bunlar gibi pek çok durum duygusal tükenmişliğin sonuçları olabilir. Tükenmişlik sendromu adı verilen bu durum, hayatın yoğun koşuşturmasına uyum sağlamaya çalışırken kişinin bir taraftan da beklentileri karşılamak ve stresle başa çıkabilmek için uğraşması ve sonunda hem fiziksel hem de psikolojik olarak tükenmesidir.

Uzun süre yoğun strese maruz kalmak tükenmişlik hissinin en temel nedenlerindendir. Bunun en yakın örneğini hepimizin deneyimlediği Corona ve karantina dönemini verebiliriz. Uzun süre belirsizliğe ve yoğun strese maruz kalmak pek çoğumuzun bu dönemde tükenmiş hissetmesine neden oldu. Bunun dışında özellikle iş hayatındaki yoğun stresin tükenmişlik hissinde etkisi oldukça büyüktür. İş hayatında kişinin kaldırabileceğinden fazla sorumluluğunun olması, yüksek tempoda çalışmak ve bunlarla birlikte gelen stres kişinin bir süre sonra bunalmış hissetmesine neden olur. Ancak sadece iş hayatı tükenmişlik hissine neden olmaz. Yaşlı ya da hasta gibi bakıma muhtaç birine bakmak, belirsizlik, çevreden gelen yoğun duygusal talepler de tükenmişliğe neden olur.

Kişilerin karakteristik özellikleri de tükenmişlik hissinin ortaya çıkmasında önemli bir etkendir. Mükemmeliyetçi bir yapıya sahip, hayır diyemeyen, kendi sınırlarını çizmekte zorlanan, sürekli başkalarının isteklerini yerine getirmeye çalışan, duygularını göstermektense onları bastıran, aceleci kişilerde diğerlerine göre daha sık tükenmişlik sendromu görülür.

Tükenmişlik hissini nasıl anlarım? Tükenmişlik nasıl olur?

Tükenmişlik hissi, aniden ortaya çıkmaz, zaman içerisinde yavaş yavaş kendisini gösterir. Genellikle belirli aşamalardan geçer. Bu nedenle fark edilmesi her zaman kolay değildir.

Tükenmişlik sendromunun fiziksel, ruhsal ve bilişsel açılardan farklı belirtileri vardır. Sürekli yorgunluk ve bitkinlik hali, uyku problemleri, vücudun çeşitli yerlerinde ağrılar, unutkanlık, konsantre olamama, önceden zevk veren etkinliklerin artık külfet haline gelmesi ve zevk vermemesi, tatminsizlik, okul toplantıları, ev işleri gibi önceden sorun olmayan işlerin büyük bir yük halini alması, ani öfke patlamaları, hiçbir şeye yetemiyormuş, yetişemiyormuş hissi, yorgunluk bu belirtilerden bazıları.

Tükenmiş hissine varan süreç kendi içinde belirli bir düzende ilerler. Her şeyin en başında kişi, yüksek motivasyon ve heyecanla işlerine yoğunlaşır. Bu aşama her şeye yetişebildiği, yettiği ve enerjisinin yüksek olduğu bir dönemdir. Zaman ilerledikçe tempo ve sorumluluklar artar. Bununla birlikte stres de artar. Artan stres ve tempoyla birlikte kişinin çalışması da aynı oranda artar. Çalışmadaki bu artış kişinin kendisinden ödünler vermesine neden olur. Öz bakım, uyku, yemek gibi temel ihtiyaçlarını göz ardı etmeye başlar. Daha az uyur, oturup düzgün yemek yemektense hızlıca bir şeyler atıştırır ya da geçiştirir, kendisine ayırdığı zamandan feragat edip bu zamanları da işe ayırır. Tüm bunların sonunda fiziksel ve ruhsal yorulmalar başlar. Enerji ve motivasyonu düşer, bitkinlik hisseder, verimliliği azalır, kaygıları artar. Tüm bunlar da kendisinden şüphe etmeye başlamasına neden olur.

Bu sürecin sonunda tükenmeye başlayan kişi, yavaş yavaş kendisini sosyal çevresinden koparmaya başlar. Yalnız kalma ihtiyacını yoğun bir şekilde hisseder, hatta yalnız kaldığı bir yere gitme hayalleri kurmaya başlar. Tahammülün azalmasıyla birlikte en ufak şeylere büyük tepkiler verir. Gündelik hayatın parçası olan küçük işler, büyük sorumluluklar gibi gelir ve kişide engelleniyormuş hissi yaratır. Duygularını kontrol etmekte zorlandığı bu noktada yakın çevresine daha sinirli ve sabırsız bir tutum sergiler. Tüm bunlar ilişkilerinin bozulmasına, özgüvenin sarsılmasına, umutsuzluk ve karamsarlığın ortaya çıkmasına neden olur. Kişi, genellikle son aşamaya geldiği noktada içinde bulunduğu süreci ve yorgunluğunu fark eder.

Tükenmişlik hissi nasıl geçer?

Tükenmişlik hissiyle başa çıkabilmek için öncelikle bu duygunun farkına varmak ve buna neden olan etkenleri bulmak gerekir. Hangi yükleri taşımakta zorlanıyorsunuz? Hangi sorumlulukları yerine getirmek sizi yoruyor? Eğer bir şansınız olsaydı ilk önce hangi sorumluluğunuzu bırakırdınız? Bu sorularla bir başlangıç yapabilirsiniz. Sizi rahatsız eden, tükendiğinizi hissettiren etkenleri bulduktan sonra onları değiştirmek için neler yapabilirsiniz bunları değerlendirin. Bunları yaparken hayatınıza hayır kelimesine daha fazla yer açın. Her şeyden, herkesten önce kendinize biraz zaman ayırın, kısa molalar verin kendinize. Uykunuza ve beslenmenize dikkat edin.

Unutmamak gerekir ki tükenmişlik sendromu bir bozukluk değil, bir semptomdur. Hayatımızda bir şeylerin yolunda gitmediğinin, bizi rahatsız eden bir şeyler olduğunun, gereğinden fazla sorumluluğun altına girdiğimizin, taşıyamayacağımız bir yükün varlığının ve zorlandığımızın işaretidir. Bu işaretleri fark etmek ve söylediklerini duymak gerekir. Süreçle baş etmekte zorlandığınız durumlarda profesyonel destek almanızda fayda var.

Bu konu hakkında nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya uyguladığınız yöntemler işe yaramıyorsa bireysel psikoterapi hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiye bağlantıdan ulaşabilir, merkezimizden randevu almak için buradan bizlere erişebilirsiniz.

Uzm. Psk. Beliz Ereren

Psikolog / Psikoterapist