Eski Travmatik Yaşantılarımız – Kendinizi bazen bir duruma karşı gereğinden fazla tepki verirken yakaladınız mı? Veya pek beklemediğiniz bir yakınınızdan çok basit bir durumda fazla tepki aldığınız oldu mu? Bilinçaltımızın böyle durumlarda verdiği tepki neye benziyor birlikte bir bakalım.
Çok sevdiğiniz yakınınızla birlikte neşeli bir sofra başında ikinizin de sevdiği bir şarkı çalarken eğlendiğinizi hayal edin. Şarkı çalarken keyif içinde birlikte ritim tutuyorsunuz. Müziğe öyle kendinizi kaptırmışsınız ki birbirinizin gözlerine bakarak neşe içinde şarkı söylüyorsunuz. Sevdiğiniz kişi, ritmi tuttururken elini sizin bacağınıza vuruyor. Ritmi bacağınıza vurarak tutturmaya devam ederken bacağınıza vurduğunda bir şey oluyor.
Ve bu güzel ve neşeli film aniden kesiliyor.
Sevdiğiniz bacağınıza vurarak ritim tuttururken eli öyle bir yere denk geldi ve o kadar canınız yandı ki; o acıyla ona bir tokat attınız. Çünkü bacağınızda aslında herkesten hatta kendinizden bile gizlediğiniz açık bir yara vardı. Sevdiğiniz kişi de ritim tutarken bilmeden tam o yaraya denk gelmiş. Sevdiğiniz kişiyi o an yok bile edebilirsiniz çünkü o kadar canınız yandığında acıdan başka hiçbir şey kalmaz. O an için ne sevginizi hatırlayabilirsiniz, ne de benzersiz bağınızı.
Bir de tokadı yiyen sevdiğinize bakalım, o esnada o da yediği tokadın ve tepkinizin etkisiyle şoka girmiş, “ne yaptım?” diye düşünüyor. “Şiddetli mi vurdum?” Bir yandan düşünüyor, bir yandan da ihtimalleri gözden geçirerek ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama bir türlü anlam veremiyor.
İşin en ilginç tarafı, verdiğiniz tepkiye bir süre geçtikten sonra sizin de artık bir anlam verememenizde. Çünkü sadece üzerine basıldığı zaman size tepki verdirten o yara, acısı geçer geçmez size varlığını tekrar unutturmuş.
İşte bastırdığımız travmatik eski yaşantılarımız da bilinçaltımızda böyle açık bir yara gibi varlığını sürdürür. Biz onun orada olmadığını zannederiz fakat tesadüfi bir yaşantı bize onun varlığını acı bir şekilde hissettirir.
Orada öyle bir yara olduğunu bilseydi tepkiniz sevdiğiniz kişiye hiç de aşırı gelmezdi. Dahası sevdiğiniz kişiye bu bölgenin hassas olduğunu söyleseydiniz size hiç böyle bir acı yaşatmak ister miydi? Fakat bunun için öncelikle sizin orada bir yaranın varlığından haberdar olmanız gerekirdi.
Fakat biz yarayı bilinçaltının karanlık dehlizlerine saklayarak onu unutmayı başarırız ancak onu unutsak da bu travmatik yaralarımız zaman içinde kendi halinde iyileşmeden orda ilk günkü duygularıyla duruyor. Yani unutmak, iyileşmek anlamıma gelmiyor. Sizin de iyileştirilmek için bekleyen yaralarınız varlıklarını hissettirmeye başladıysa, belki de açılma zamanı gelmiştir.