canım çok sıkılıyor

canım çok sıkılıyor

Pandemi günlerinde önem kazanan duygulardan birisi de “can sıkıntısı”… Sosyal medyanın, teknolojinin, ulaşımın ve çevresel zenginliğin zirve yaptığı bu çağda sıkılmaya vakit bile kalmamıştı. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan bireylerin içinde bulunduğu yoğun iş temposu, çevresindeki kaynakların zenginliği gibi etmenler, çocukların birçok kaynağa dilediği gibi erişebilmesi can sıkıntısı duygusuyla yüzleşmenin önüne geçmişti. Şu sıralar evlerde yoğun kaldığımız bu günlerde “can sıkıntısı” duygusu ile tekrar karşı karşıya kaldık.

Neden sıkılırız?

Can sıkıntısı duygusunun temelde 4 sebebi vardır: kendini geliştirmemek, bireylerle bağ kuramamak, anlamlı bir uğraşa sahip olamamak ve anda kalamamak. Şimdi gelin, bu durumlarla nasıl baş edebileceğimizi öğrenelim.

Kendinizi nasıl geliştirirsiniz?

Birey içgüdüsel olarak kendini doğal akışta geliştirir ve büyütür, bu durum insanın doğasında hep var olmuştur. Kimi durumlarda ise kişinin kendi yaşantıları, geçmiş öğrenmeleri ve karakteristik yapılanması sebebiyle kişi bu gelişimi durdurur. Gelişmekten kaçınmak ya da gelişmeyi zahmetli bulmak gibi düşüncelere sahip olan birey kendini geliştirmek anlamında engelleyebilir. Bu noktada takıldıysanız şu sorulara vereceğiniz yanıtlar sizin bu konudaki tıkanıklığınızı gidermenize yardımcı olabilir:

  • İlgi ve yeteneklerim neler?
  • Güçlü yönlerimin ne kadar farkındayım? (Bu soruya yanıt vermekte güçlük yaşıyorsanız sizi en çok tanıyan kişilere sorup yanıtlar alabilirsiniz)
  • Kendimi geliştirmekle ilgili harekete geçmemde bana neler engel oluyor? (Belki de fazla mükemmeliyetçisiniz ya da rezil olmaktan korkuyorsunuz)

Kişilerle bağ kurmak nasıl mümkün?

Yapılan araştırmalara göre hayat boyu mutlu kalabilen kişilerin ya geniş bir ailesi ya da iletişimde kaldığı yoğun bir arkadaş grubu var. Sosyalleşmek, destek almayı, sevilmeyi, kabulü, eğlenmeyi ve paylaşımda bulunmayı beraberinde getirdiği için çevrenizle ne kadar bağ kurduğunuz da canınızın sıkılması noktasında etkindir. Eğer çevrenizle yakınlık kurmakta zorlanıyorsanız kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

  • Kimlere yakın hissediyorum?
  • Bu kadar kişiyle yakın olmak benim için yeterli mi, yeterli değilse neden?
  • Başka ilgimi çeken fakat yakın olmakta zorlandığım kimseler var mı?
  • Peki onlarla yakınlık kurmakta neden zorlanıyorum?
  • İnsanlarla yakın olduğumda iyi hissettirmeyen hangi durumlarla karşılaşıyorum?
  • Bu zorluklarla baş etmek için ne yapıyorum? (Eğer kaçınmacı ya da uzaklaşmacı bir tarafınız varsa sosyal ilişkilerden izole olmanız anlaşılırdır)

Anlamlı bir uğraş sahibi olmak…

Eğer uğraş verdiğiniz etkinlikler size anlamlı gelmiyorsa, yaparken ya da yaptıktan sonra sizi tatmin etmiyorsa bu uğraşlardan sıkılıp can sıkıntısına kapılmak olağan bir durumdur. Bu noktada kendinize sormanız gereken soruları aşağıda sıraladık:

  • Benim için hayatın anlamı ne? (bunun cevabını bulmakta zorlanıyorsanız, hayatınız boyunca size iyi ya da kötü hissettirse de size göre en anlamlı 10 anınızı seçin ve bu anıların ortak özelliklerine bakın; cevabı bulacaksınız.)
  • Bu anlama yönelik hangi tür uğraşlara sahibim?
  • Anlamımı keşfetmeme rağmen bana hangi özelliklerim ya da içinde olduğum hangi durumlar bu uğraşa engel oluyor?

Anda kalamamak…

5 duyunuzu kullandığınız, etrafınızda olup bitenleri farkedebildiğiniz, kısaca: “anda kalabildiğiniz” her durumda sıkılmazsınız.

Etrafınızdaki sesleri sadece duymayıp işittiğinizde, çevrenizde her ne varsa sadece bakmayıp gördüğünüzde, etrafınızla sadece temas etmeyip hissettiğinizde, ağzınızdaki her lokmanın tadını çıkararak çiğnediğinizde, burnunuza gelen kokuları ya da aldığınız nefesin tüm vücudunuzla temas ettiğini farkettiğinizde “an”dasınız demektir.

Anda kalabilmek için sizlere uygulaması oldukça kolay ve pratik olan “Mindfulness” tekniğini önerebiliriz. Bu tekniği uygulayabilmek için kendinize sormanız gereken soruları aşağıda sıraladık:

  • “Tamamen farkında mıyım?”
  • “Şu anda ne yaptığımın farkında mıyım?”
  • “Yaptıklarım tamamen şu anla mı ilgili?”
  • “Bedenim şu anda nasıl hissediyor?”
  • “Nasıl nefes alıyorum?”
  • “Şu an zihnimden neler geçiyor?”

“Sıkı can iyidir”…

Tüm duygularımız gibi “can sıkıntısı” duygusu da bizim için faydalıdır. Sıkıldığınızda bu duyguyu reddetmek, bastırmak ya da ortadan kaldırmak yerine bu duyguyla yüzleşip farkındalık kazanmak oldukça faydalıdır. Her sıkıldığınızda kendinize aşağıdaki soruları sorun:

“Neden şu anda kendimi geliştirmiyorum?”

“Anlamlı bir uğraşa sahip miyim?”

“Çevremle kurduğum bağlarım nasıl?”

“Anda kalabiliyor muyum?”

Bu soruları kendinize sormayıp can sıkıntısını geçirmek adına sürekli eğlenmeye çalışıyor ya da bir şeylere bağımlı hale geliyorsanız bu duyguyu tamamen bastırıyorsunuz demektir. Belki kendinizi her boşlukta telefonunuzun ekranına gömüyor, belki eliniz bir dal sigara daha yakmaya gidiyor ya da sırf boşta kalamadığınız için sokağa çıkıp birileriyle görüşmek istiyorsunuz. Can sıkıntısını bastırırsanız emin olun misli ile geri dönecektir.

“Anne çok sıkıldım!”

Çocuklar bu süreçte ruhsal kapasitelerinin yetişkinlerinkine göre daha dar olması sebebiyle can sıkıntısı duygusunu yoğun olarak yaşarlar. Bu noktada ebeveynin daha önceki dönemlerde çocuğunun can sıkıntısı duygusuna karşı takındığı tavır önemlidir. Eğer çocuğunuz sıkıldığında bu duyguyla yüzleşmesine izin vermiyorsanız, hemen onu oyalamaya çalışıyorsanız, sıkılmasının karşısında “yeterince eğlenceli” bir ebeveyn olmadığınızı düşünüp suçluluk hissediyorsanız ve çocuğunuza sıkılmaması için önerilerle yaklaşıyorsanız çocuğunuzun bu duyguyla baş etmesini engelliyorsunuz demektir. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi hayattaki yollarını çizmek ve kendilerini gerçekleştirmek için biraz boşta kalmaya ve sıkılmaya karşı dayanıklı olmalıdırlar. Çocuğunuzun kendi kendine kalma ve oyalanma kapasitesi ne kadar yüksekse çocuğunuz o kadar az bağımlı ve özgüvenli demektir.

Çocuğunuzun sıkılganlığıyla baş etmesini sağlayacak bir diğer yazımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Aysun EROL

Çocuk ve Ergen Psikoloğu / Psikoterapist